4 Temmuz 2024 Perşembe

31. Caz Festivali Ödül Töreni-Yılmaz Parlar

 






   

İstanbul, Kültürü ve Sanatıyla Dünya Ölçeğinde Hak Ettiği Yere Ulaşacak

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, İKSV Caz Festivali ödül töreninde yaptığı konuşmada, belediye olarak sanata ve kültüre verdikleri değeri vurguladı. İmamoğlu, "Sanatın her alanında olmayı ve yanında durmayı değerli buluyorum. Bu akşam özellikle katılmayı istedim," dedi.



İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı İmamoğlu: "Sanat ve Kültürün Yanında Olmak Onurdur"



İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından 27 yıldır Garanti BBVA sponsorluğunda düzenlenen 31. İstanbul Caz Festivali, 3 Temmuz Çarşamba akşamı Avusturya Konsolosluğu Avusturya Kültür Ofisi Bahçesi'nde gerçekleşen ödül gecesiyle başladı. Törene, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu da katıldı.



İmamoğlu, konuşmasında İstanbul'un kültürel ve sanatsal zenginliğinin dünya çapında hak ettiği yere ulaşması için özgür alanların ve yaratıcılığı destekleyen ortamların önemine dikkat çekti. "Biz de bunu kent yönetimi olarak İstanbul'umuzun her anında, her noktasında, her yaşayanına hissettirmek istiyoruz," ifadelerini kullandı.





"Sanatı Bu Şehrin Her Köşesine Taşımalıyız"

Sanatın, kültürün ve yaşamın renkli hale gelmesi için ifade özgürlüğünün önemine vurgu yapan İmamoğlu, İstanbul'da sanatı her bireyin hissedebilmesi gerektiğini belirtti. "Sanatı bu şehrin her insanın kulağı duymalı, gözü görmeli, eli hissetmeli. O zaman sanat daha itibarlı, daha güzel ve daha kapsayıcı olur," dedi.



Belediyemiz Sorumluluk Alıyor ve Davranıyor

Sanata dair yapılan işlerin ve atılımların değerini vurgulayan İmamoğlu, "Kentimizin her noktasında tarihi derinliklerinden gelen bütün unsurları en güzel şekliyle görünür hale getirmek için yürüttüğümüz çalışmalar devam edecek," dedi. İmamoğlu, İstanbul'un olumlu yönde yarattığı etkinin dünya çapında yayıldığını belirterek, "Negatifin de aynı etkisi olacağını düşünerek, bu şehir negatif hiçbir şeyi hak etmiyor," ifadelerini kullandı.



İKSV'ye ve Avusturya Başkonsolosluğuna Teşekkür

İmamoğlu, İKSV'ye ve festivalin düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkür ederek, "İstanbul şehri adına katkı sunan herkese, bütün kuruma, bütün yöneticilere ve emekçilere teşekkür etmek isterim," dedi. Ayrıca, Avusturya Başkonsolosluğu'na ve heyetine etkinlik için teşekkürlerini iletti.

İmamoğlu'nun konuşması, sanata ve kültüre verdiği önemi bir kez daha gözler önüne serdi ve İstanbul'un bu alandaki potansiyelini vurguladı. Belediye olarak sanatın ve kültürün her zaman yanında olacaklarını belirtti.



Yaşam Boyu Başarı Ödülleri Nilüfer Verdi ve Nino Varon’a Takdim Edildi

Gecede, Türkiye’nin ilk kadın caz piyanisti Nilüfer Verdi ve yapımcı, besteci, müzisyen Nino Varon’a Yaşam Boyu Başarı Ödülleri sunuldu. İKSV Genel Müdürü Görgün Taner ve İKSV Genel Müdür Yardımcısı Yeşim Gürer Oymak gerçekleşen törende, katkılarından dolayı pek çok kuruma teşekkür plaketleri verdiler.

İstanbul Caz Festivali'ne Destek Veren Kurumlara Teşekkür Plaketleri



İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na festival desteklerinden dolayı teşekkür plaketi takdim edilirken, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Beylikdüzü Belediyesi, Hollanda Krallığı, Beyoğlu, Küçükçekmece ve Şişli Belediyesi’ne de katkılarından dolayı teşekkür edildi. . Ayrıca İKSV Konaklama ve Mekân Sponsoru The Marmara Group’a da desteklerinden dolayı teşekkür plaketleri verildi. SKAL İstanbul geçmiş dönem başkanlarından, Turizm sektöründe Başarılı yönetici The Marmara Group Chief Operating Officer (COO).  Ata Eremsoy plaketi aldı.



Festival Sponsorlarına Özel Teşekkür

31. İstanbul Caz Festivali'nin gerçekleştirilmesine yüksek katkıda bulunan Garanti BBVA, Volvo Car Turkey, Anadolu Efes, SNOC, RAMSEY, Mastercard ve Mey|Diageo’ya teşekkür plaketleri sunuldu. Plaketleri İKSV Genel Müdürü Görgün Taner ve İKSV Genel Müdür Yardımcısı Yeşim Gürer Oymak takdim etti.

 


Görkemli Açılış, Unutulmaz Bir Gece, Saint Privat ve Mojo 5 Sahnede

Törenin ardından, Avusturyalı topluluk Saint Privat ve Genç Caz+ grubu Mojo 5 izleyicilere unutulmaz bir gece yaşattı. Saint Privat, dinleyicilerini Fransa’nın güney sahillerine götüren melodileriyle büyük beğeni toplarken, Mojo 5'in enerjik performansı geceye renk kattı.



Sanat ve Kültürün Kalbi İstanbul’da Atıyor

31.İstanbul Caz Festivali, 3-18 Temmuz tarihleri arasında güncel müziğin yıldızlarını ve cazın önde gelen isimlerini müzikseverlerle buluşturacak. Festival, İstanbul'un kültürel ve sanatsal zenginliğini bir kez daha gözler önüne seriyor.

yilmazparlar@yahoo.com

24 Ağustos 2023 Perşembe

Ateşten Adamlar ve ATA Parti Devrimi-Yılmaz Parlar

 





   

Ateşten Adamlar ve ATA Parti Devrimi

ATA Parti Başkanı Namık Kemal Zeybek Ateşten Adamlar kitabında kaleme aldığı Devrim öncüleri ve  ATA Parti Devrimleri örtüşmesiyle ilgili söyleşi gerçekleştirdik.


Ülke bütünde verimsiz geçirmiş şu günlerde kara bulutlar arasından doğan güneş gibi ATA Partisi kuruldu.

Genel başkanları Namık Kemal Zeybek liderliğin tüm bileşenlerine ve vasıflarına sahip.

Çok ilçelerde kaymakamlıklar yapmış. Gümrük müşavirliğinde bulunmuş, milletvekilliği Kültür Bakanlığı devlet bakanlığı artı büyükelçi gibi unvanlarda, o makamlarda hiç unutulmaz başarılı hizmetler vermiş bir değerimiz. Kendisi Türklük adına engin bilgilere sahip, eşsiz bir duayen diyebiliriz.

Aynı zamanda akademisyen. Türklük üzerine çok sayıda kitapları mevcut.

Ancak Bu ateşten adamlar kitabı ATA partinin tamamen bu kuruluş ilkelerine uygun. Atatürk'ün devrinde öncü olan liderlerin listesinden birkaçını kaleme almış.

Şimdi onlar hakkında konuşacağız. Yani Ata Parti'de Sayın Başkan bu liderlerin arasındaki yapacağınız bu

Devrim olaylarıyla örtüştüğü kısımları biraz açıklar mısınız? Birkaç kimseyi bize söyler misiniz?

“Evet. Sağ olun. Evet. Ben de dediğiniz gibi birtakım görevlerde bulundum. Işte yirmi üç yaşında kaymakam oldum On yedi kaymakamlık yaptım. Otuz üç yaşında. Gümrük tekel bakanlığı müsteşarı oldum.

Gün Sazak Müsteşarı'yım. Yani, Onlarla çalıştık onu özellikle söylemek isterim.

O çok değerli biri elbette. Dediğiniz gibi, sonra da yine siyasi hayatımda bakanlıklar büyükelçilikler ve bir üniversitenin de kurucusu oldum.

Ahmet Yesevi üniversiteyi uluslararası Türk Kazak Üniversitesi olarak kurdum. Ve 14 yıl yönettim.

Kırgızistan'da Manas Üniversitesini kurdum. Sonra bir arkadaşım aradı. Devrettim ama o sürdüremedi. Başkaları sürdürüyor…

Söylediğiniz gibi yani siyasi hayatımda çok siyasi deneyimler kazandım. Okumalar yazdım. Kitaplar yazdım. Ve bütün bunlar sonucunda artık son yıllarda Türkiye'nin içine girdiği bu karşı devrim sürecinde yeniden Ata'nın Türk devrimini anımsamak ve o Türk devrimini çağa taşımak üzere yeniden Türk Devrimini gerçekleştirmek üzere beş ana devrim yapmak üzere arkadaşlarımla birlikte bir siyasi parti kurdum.

Beş ana devrim diyorum.

1, Yeniden Türk Devleti'ni kurmak lazım. Yeniden. Çağdaş Türk devleti olarak bozuldu.

2, Yeniden çağdaş eğitim sürecine Türkiye'yi sokmak lazım. Çünkü çok uzaklaştı.

ileri demokrasiyi artık Türkiye'de gerçekleştirmek lazım. Türkiye bunu hak ediyor.

Atatürk'ün döneminde olduğu gibi yeniden

Toplumcu kalkınma sürecini başlatmak lazım ancak böyle kalkınabiliriz.

Tüm bunlardan sonra da bilgi devrimini yaparak bilgi çağına girmemiz lazım.

Demek ki beş işaretimiz de bu.”

Bu kitapta bir 30’a yakın değeri, hepsi birbirinden çok değerli, öncü liderleri kaleme aldınız. Ama bunların dışında savaş zamanında kalanlar var. Bu sadece cumhuriyetten sonraki olan kimseler. Bir kaçına bir örnek verebilirmisiniz? Yaptıkları ile sizin Devrim ilkelerinizle örtüşenleri.

“Evet. Bunun önemi şu yani. Atatürk Türkiye devletini kurmak üzere Osmanlı'nın yıkılışından sonra, Kurtuluş Savaşı'nı Türkçülerle yaptı. İslamcılar ise ne yazık ki o dönemde Yunanlıların yanında yer aldılar. Maalesef evet. Onları söylemeliyiz ki bunlar anlaşılsın.

Elbette Yani söz gelimi Şeyhülislam Dürzüzade.

Şeyhülislam Mustafa Sabri. Büyük İslam bilgini diye satılmaya çalışılan, İskilipli Atıf Hoca gibi, kimi müftüler gibi, kimi şeyhler gibi insanlar Yunancı oldular.

Buna mukabil, Türkçü din adamları, Ankara Müftüsü o dönemin, Alevi Bektaşiler'in lideri Cemalettin Çelebi gibi.

Türkiye'de yaşayan Türk Ortodokslarının lideri ve sonra patriği olan çok değerli Papa Eftim, Kendine Teoman Ergene diyor ve kendisi diyor ki bana Türk dostu demeyin. Ben Türk'üm. Ama dinim Ortodoks'luk. Böyle çok değerli insanları unutturmamak lazım.

Onların adını anmak lazım. Çünkü Kurtuluş Savaşı'nda da, Kuruluş savaşımında da yani Atatürk evet. Türk Devletini çağdaş akıl ve bilime dayalı bir devlet olarak kurarken onun yanında bulunan ve ona çok katkılar sağlayan Atatürk'ün işlerini Devrimini kolaylaştıran insanlar var.

Yani bunların birincisi olarak ben Mahmut Esad Bozkurt'u yazdım.

Mahmut Esad Bozkurt. Mahmut Esad Bozkurt kimdir? Soyadı Bozkurt. Kendisi aldı. Atatürk ona Ateşten Adam soyadını vermek istedi. Sen Ateşten Adamsın dedi.

Evet. O yüzden ben kitabın adını Ateşten Adam koydum. O dedi ki hayır benim soyadım Bozkurt olsun. Yani o Bozkurt olmasında onun kazandığı bir Bozkurt Lotus davası önemlidir aynı zamanda bu gerçek bir Bozkurttur. Hukukçudur ve Türkiye'de çağdaş hukuk Devriminin yapılması ve Türkiye'nin dogmatik naslara dayalı çok gerilerde kalmış. Kadınları kocalarının üç ortağından biri olmaya zorlayan, Kadınlara mirasta yarım hisse veren, kadınları mahkemede yarım insan sayan yani iki kadın bir erkek sayılır diyen, kadınları kapatan, Kadınlar ağ koymaktan alıkoyan, bir anlayış yerine devrim yaparak Türkiye'de çağdaş hukuku getiren, işi başlatan kişi Mahmut Esat Bozkurt'tur. çoğu hukukları değil mi?

Medeni hukuk, ceza hukuku. Onun zamanında

Ama bunun en iyilerini alarak da hukuku Ziya Gökalp da böyle söylüyor. Türk'ün esaslarında diyor diyor ki Türkçe hukuki Türkçülük çağdaş hukuku Türkiye'ye getirmektir diyor.

Mahmut Esat Bozkurt Atatürk'ün elbette ki gözetiminde desteklemesiyle, onun gölgesinde. Ama o başardı. Adalet Bakanı olduğu zaman medeni kanunu getirdi ve diğer temel kanunları getirerek Türkiye'yi çağdaş bir konusunda büyük katkı sağladı. Evet. Onu söylemiş olalım bir. Onunla birlikte yine aynı çizgide bir başka çok önemli kişi vardır.

Onu yazdım, Doktor Reşit Galip. Evet. Doktor Reşit Galip ne yaptı? Öyle bir devrimcidir ki Doktor Reşit Galip Atatürk'e bile teoricilik konusunda kafa tutan bir adamdır. Ama bakın şu Atatürk'e ki kendi kendisiyle çekişen, yemekte kavga eden kişiyi bir yıl sonra Milli Eğitim Bakanlığına getirdi. Milli Eğitim Bakanlığı yaptı. Ve Doktor Reşit Galip çok kısa süren bir yılı bile tamamlamayan bakanlık döneminde Türkiye'nin ilk üniversitesi olan İstanbul Üniversitesi'ni o kurdu.

Evet ve İstanbul Üniversitesi Atatürk'ün gözetiminde, dışarıdan itlerden kaçan dünya çapında bilim adamları ve Darülfunun'dan seçilen gerçek bilim adamları

Bunlara eklenen Atatürk'ün yurt dışına Avrupa'ya gönderdiği ve artık dönüp gelen 500 genç bilim adamıyla birlikte öyle birdenbire Darülfü'nun yarı medrese iken dünya çapında evet tanınan bilinen ve saygı duyulan bir üniversite haline geldi. Kim yaptı bunu? Doktor Reşit Galip onu yaptı. Onun nasıl bir Türkçü olduğunu anlamak bakımından onun yaptığı en önemli konulardan birisi de 23 Nisan 1933 de  evet. Evinde çocuklarıyla Konuşurken ortaya çıkan andımız. Andımızı andımızı

Milli Eğitim Bakanı olarak okullarda okutmaya başladı. Orada ince bir nokta var.

O yurduma, bu duruma derken sonra da milletime diye çevrildi. Yani onun Türkçülüğü. Aynı zamanda dilde Türkçülüktür bunun sözünü kullanmıştır.

O da yine çok önemli bir kişidir. Üçüncü bir kişiden de söz etmeliyiz. O da Doktor Rafik Saydam diyelim. Evet. Bakanlık yapmış uzun yıllar Sağlık Bakanlığı yapmış kişi olarak. Atatürk'ün gözetiminde onun desteğiyle Türkiye'yi salgın hastalıklardan kurtaran kişidir.”

Evet. Hıfzıssıhha'yı,

"Hıfzıssıhha Enstitüsü'nü Kur'an, Hıfzıssıhha Enstitüsü'nü kurduğu zaman 22 aşı orada üretiliyordu. Ve bunlardan birisi Çin'e satıldı. Hastalıklar o aşı ile ortadan kaldırıldı. Salgın, hastalıklar ortadan kaldırıldı.”

Hatta İngiliz kraliçesi o çiçek aşısını son derece benimsiyor ve o zamanlar bizden alıyor.

“Şimdi bunları niye yazıyorum ben? Daha tabii var uzatmayalım sözü. Bunun gibi çok değerli kişiler var. Bunlar Ateşten Adamlardır. Bunlar unutulmamalıdır. Bunların hepsi Türkçüdür. Toplumcudur. İlericidir. Kendileri böyle tanımlanır. Aydınlanmacıdır. Dolayısıyla Atatürk'ün o başlangıçtaki Türk devrimi bir temsil eden bu yüce kişiler bilinmeli ki bizim yeniden Türk devrimi derken kimleri örnek aldığımızda çıksın.”

Zaten bunları hep örnek alarak yapılacak olan olaylar ki, uçaklar yapanlar, 10 bin kilometre demir ağların 1250 km lik kısmını örenler..

“Nuri Demirağ evet. Hepsini sayarsak çok zaman alıyor.”

Bana göre her Türk'ün okuması gereken bir kitap bu. Ateşten Adamlar ve aynı zamanda girişimciler için yani girişimci insanlar için okuması gereken bir kitap.

Hakikaten çok çok değerli. Ve bakıldığı zaman da o büyük zorluklar içerisinde neler yapmışız?

Sayın Başkan Namık kemal Zeybek bu konuda Çok güzel bir vefa örneği gösterdiniz. Sağ olun. Bunları andınız. bunları kaleme aldınız. Gerçekten yani ben kendi adıma müteşekkirim. Bütün Türkiye'de aynı şekilde teşekkür edeceklerdir. Güzel bir söyleşi oldu Sayın Başkan. Çok teşekkür ediyorum. Sağ olun.

yilmazparlar@yahoo.com




3 Ekim 2021 Pazar

Sosyal Akıl Derneği-Sosyal Kütüphane-Yılmaz Parlar Haberi

  




   

EN SEÇKİN 500 KİTAP

Bilgi toplumunda bilginin üretimi ve tüketimi en önemli faaliyettir. Bilgi en önemli kaynaktır. Sosyo-kültürel bir süreç olarak bilişimi karakterize eden ana kategoriler, bilgi fonu ve bilgi akışı hakkındaki fikirlerdir. Bilgi fonu, insanlığın sahip olduğu tüm kültürel bilgilerdir. Bilgi akışı, belirli bir zamanda toplumda dolaşan, bilgi etkileşimi konusu tarafından nesneye aktarılan ve nesne tarafından sosyal aktivitenin meta-araçları olarak kullanılan kültürel bilgiyi ifade eder. Bu durumda en yüksek bilgi düzeyi bilgidir. Sıralı, artırılmış ve depolanmış bilgidir.


Bu bağlamda Sosyal Akıl Derneği tarafından hayata geçirilen “Sosyal Kütüphane” projesi, bize göre; gençlerin bilgiye erişim ve eğitimde yenilikçi faaliyetlerin sonuçlarının yaygınlaştırılmasında dijital kütüphanelerin rolü açısından önemi son derece mükemmel olan toplumsal sorumluluk projesidir.

Araştırmacı yazar ve Gazeteci Recep İncecik’e ait, Osmanlı Mutfağını en iyi uygulayanlardan biri olan Sultanahmet Küçük Ayasofya Caddesinde bulunan Sultan köşesi Restaurant’da 01 Ekim 2021 Cuma günü, Akıl Derneği üyeleri, çeşitli akademisyenler, eğitim dünyasının önde gelen isimleri, STK temsilcileri ve gazeteciler ortak akıl toplantısı gerçekleştirdiler.



İçişleri Bakanlığı Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdürlüğü tarafından da desteklenen, Sosyal Akıl Derneği’nin geliştirdiği “Sosyal Kütüphane” projesi, hakkında; Sosyal Akıl Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Mesut Dündar, “Ülkemizin nitelikli insan ve güçlü toplum idealinin gerçekleşmesine katkı sunmak istiyoruz. Beşeri sermayenin güçlendirilmesi, sosyal ve kültürel kalkınma, toplumsal sorunların tespiti ve bu sorunların çözümü için yapılan önemli çalışmalara önem veriyoruz.” Sözleriyle açılış konuşmasınına başladı.



Başkan Mesut Dündar, “Yerel, ulusal ve küresel sorunların çözümü, toplumsal dönüşümün en küçük yapı taşı olan insanın değişimi, gelişimi ve dönüşümü ile ilgilidir. Değişim, kişinin kendisiyle başlar. Bu da algıları açmak, kişisel potansiyeli artırmak, yaşama ait her şeye farklı açılardan bakabilmekle olur. Farklı bakabilmenin en iyi yolu okumaktır. Bireysel çaba ve gayretler bu anlamda çok önemlidir ve aslında bir sorumluluktur. Her bireyin kendi potansiyeli doğrultusunda yapabilecekleri, zincir halinde etkileşimle topluma yansır ve toplum dönüşür. İnsanın bilgisi ve bilinci değişmeden dünya ve insan değişmez.” Şeklinde açıklamalarda bulundu.

Okumanın önemi hakkında; okumak, başka hayatlardan haberdar olmaktır. Diyen, Dündar, “Haberdar oldukça, geldiğimiz noktaya ayrı yollardan ulaştığımızın farkına varırız. Bu farkındalık bize, bizim gibi olmayanı kabul etmeyi öğretir. Kendimize ve başkasına saygı duymanın vazgeçilemez bir gereklilik ve erdem olduğunu gösterir. Okumak; dünü, bu günü ve yarını okumaktır. Güçlü toplumun inşası zihinlerin güçlenmesiyle mümkün olacaktır. Okumak zihni güçlendirmektir. İnsanın bilinci değişmeden dünya değişmez.”  Sözleriyle okumanın zihin güçlenmesini vurguladı.



Gençlerin öğretmensiyle, mesleki faaliyet eğilimlerini analiz edersek;

İnternet teknolojilerinin kullanımı yoluyla normatif, eğitimsel, metodolojik bilgileri yayma maliyetini düşürmeye yönelik fayda sağlar, pek çok materyalin basılmasına, saklanmasına, taşınmasına ve dağıtılmasına gerek yoktur.  Yayınlar yazarları güçlendirmeye yardımcı olur. Düşük tirajlı ve dolayısıyla kârsız yayınlar bile okuyucularını bulabilir ve olumlu bir pratik etki getirebilir.

Bilginin okulların, öğretmenlerin, öğrencilerin ve velilerin şahsında tüketicilerine ulaşması için gereken süre önemli ölçüde azaltılır.

Dijitalleşmeleri nedeniyle nadir kaynaklara erişim genişleyecektir. Kağıt, sinematografik ve video kasetler, diskler, kayıtlar gibi kısa ömürlü ortamlarda saklanan kaynaklar, özellikle bazı çoğaltma cihazları yavaş yavaş kullanımdan kaldırıldığından  kaybolmadan ve tamamen unutulmadan kalacaktır.

Yenilikçi bilgiler ve gelişmiş pedagojik deneyim daha yoğun bir şekilde yayılmaktadır  modern yayınlarla ilgili gerekli verileri izlemek mümkündür.  

Mevcut tüm bilgilere hızlı erişim olanağı sürekli olarak genişlemektedir Kullanıcılar, bilgi kaynaklarının fiziksel konumundan bağımsız olarak, günün herhangi bir saatinde ve okuyucuya uygun herhangi bir yerde dijital kütüphanelerden istifade edebilirler.

Bütün bunlar kuşkusuz öğretmenin öğretim ve araştırma faaliyetlerine olan ilgisini artırmaktadır.

yilmazparlar@yahoo.com


28 Şubat 2021 Pazar

Türkmenin Refah İlkesi




   


Türkmenin Refah İlkesi 



Türkmenistan’ın Bağımsızlığının 30. Yılında 2021 yılının “Türkmenistan-Barış ve Güven Ülkesi” yılı olarak ilan edilmesi, Devlet Başkanı Sayın Gurbanguly Berdimuhamedov’un armağan etmiş olduğu “Türkmen’in Refah İlkesi” kitabının Türkçesinin tanıtım “Türkmenistan–Barış ve Güven ülkesi” yılı  

Türkmenistan Devlet Başkanı’nın Kitabının Tanıtım Toplantısı yapıldı. 



İstanbul üniversitesi Cerrahpaşa sosyal Bilimler Yüksek okulu Sarigazi yerleşkesi konferans salonunda 26 Şubat 2021 Cuma günü gerçekleşen tanıtım toplantısında; Türkmenistan İstanbul Başkonsolosu Myratgeldi Seyıtmammedov, yaptığı açılış konuşmasında; “Türkmenin Refah İlkesi” kitabı on iki bölümden ibaret olup, kitapta hayatın mayası, zeminin esenliği, ebedi yaşamın yönleri, bilimin önemi, sağlıklı yaşam ilkeleri, çalışkanlık, misafirperverlik, dostluk ve kardeşlik ilişkileri, birlik-beraberlik gibi kavramlar kapsamlı olarak anlatılmaktadır."dedi



 İki ülkenin İstiklal Marşlarının okunması ve saygı duruşu sonrası  Türkmenistan İstanbul Başkonsolosu Myratgeldi Seyıtmammedov,  Türkmenistan Ankara Büyükelçisi Işankuli Amanliyev, Çanakkale 18-mart Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sedat Murat, İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa HAYEF Prof. Dr. Yıldız Kocasavaş, Türk Dünyası Danaışma ve Yarımlaşma Derneği Halit Kanak

Türkmenistan Dışişleri Bakanlığı Uluslararası İlişkiler Üniversitesi Merdan Baycanov, Marmara Gurubu Stratejik ve Sosyal Araştırmalar Vakfı Başkan Yardımcısı Sezgin Bilgiç, İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa HAYEF Doç. Dr. Nurcan Güder, İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Rektörü Prof. Dr. Nuri Adın birer konuşma yaparak kitabın içeriklerin öneminini vurguladılar..

 

Türkmenistan İstanbul Başkonsolosu Myratgeldi Seyıtmammedov,  Türkmenistan Devlet Başkanı Sayın Gurbanguly açılış konuşmasında Berdimuhamedov’un armağan etmiş olduğu “Türkmenin Refah İlkesi” kitabının Türkçesinin tanıtılması amacıyla düzenlediğimiz konferansa katılım için teşekür ederek, "Orta Asya’nın ekonomik açıdan hızlı büyüyen ve dünyanın enerji kaynakları bakımından zengin ülkesi olan Türkmenistan devletimiz, “Türkmenistan - Barış ve Güven Ülkesi” yılı olarak ilan edilen 2021 yılında Bağımsızlığının 30. Yılını kutlayacak."sözleriyle konuşmasına ufuk turu yaptırarak devam etdi. 

Seyıtmammedov, "Türkmenistan, bağımsızlığını kazandığı ilk yıllardan itibaren Dış Politikada önemli başarılar elde etmeye başladı. BM Genel Kurulu,  12 Aralık 1995 tarihinde Türkmenistan’a “Daimi Tarafsız Ülke” statüsünü vermiştir. Nitekim Türkmenistan’da tarafsızlık, devletin en önemli ilkelerinden biri olarak kabul edilmekte ve Dış Politika bu statü temelinde belirlenmektedir. “Aktif tarafsızlık” ve “Açık Kapılar” politikaları çerçevesinde Türkmenistan, dünya devletleri ile ikili ve çok taraflı ilişkilerini geliştirerek, Birleşmiş Milletler, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı, Bağımsız Devletler Topluluğu gibi birçok uluslararası ve bölgesel örgütler çerçevesinde çeşitli girişimlerde bulunmayı sürdürmektedir." açıklamalarında bulundu. 



Başkonsolosu Myratgeldi Seyıtmammedov,"Devletimizde son yıllarda her seneye özel bir sloganla uluslararası başlangıçlara vesile olmak gelenek haline dönüştü. 2015 “Tarafsızlık ve Barış” yılı, 2016 “Mirasa saygı duymak, Vatanı geliştirmek”, 2017 “Sağlık ve Mutluluk”, 2018 “ Sağlık ve Bahtiyarlık”, 2019 “Türkmenistan – Başarılar ülkesi”  yılı olarak ilan edilmiştir. 2020 yılı Tarafsızlığının 25. yılı vesilesiyle  “Türkmenistan - Tarafsızlığın ülkesi” yılı olarak ilan edildi." dedi  Bu senenin, sloganın “Türkmenistan - Barış ve Güven Ülkesi” olarak seçilmesi ise, Bağımsız ve tarafsız Türkmenistan’ın girişimleriyle BM Genel Kurulunun 73. Oturumunda Türkmenistan’ın başlangıçları üzerine 2021 yılını “Uluslararası barış ve güven yılı” olarak ilan etmeye yönelik Kararını oybirliğiyle kabul edilmesi açısından önemine dikkat çekdi.

 


Seyıtmammedov,"Türkmenistan Devlet Başkanı Sayın Gurbanguly Berdimuhamedov Türkmen halkının tarihi, kültürü, sanatı, sosyo-ekonomik hayatı, geçmişi, bugünü ve yarınları ile ilgili çok değerli eserlerini sıraladı  Bu bağlamda Devlet Başkanının okurlara hediye etmiş olduğu “İrfan Kaynağı”, “Barış Müziği, Dostluk Kardeşlik Müziği”“Türkmenistan – Büyük İpek Yolu’nun Kalbi”, Atta vefada da Sefa da” ve “Türkmenin Refah İlkesi” adlı kitaplarının Türkçeye çevrilmesinin sevindirici olduğunu dile getirdi.


Baş konsolos, Türkmenistan Devlet Başkanı Hürmetli Gurbanguly Berdimuhamedov yeni kitabında Türkmen halkının dünyaya örnek olan ilkeleri ile ilgili kendi ferasetli görüşlerini belirtmekle birlikte, halkının emsal geleneklerine, vatanın esenliğini sağlama ve şimdiki nesilleri terbiyeleme konularında sahip olduğu yere  işaret etdiği açıklamalarında bulundu. Kitabın öneminin altı kalın çizerek içeriklerini özetledi.


Ülke kültürlerinden verilen hediye ve toplu fotograf çekimiyle toplsntı son buldu.

yilmazparlar@yahoo.com

21 Kasım 2020 Cumartesi

Çöpsüz Sokaklar




 Çöpsüz Sokaklar

Çevre Dostu Yunuslar

Avrupa Ekonomi Senatörü ve Alipour Group GmbH Yönetim Kurulu Başkanı Iraj Alipour, Türkiye’deki yatırımların yanı sıra sosyal sorumluluk bilinciyle Çevre Dostu Yunuslar Derneğini kurarak “Çöpsüz Sokaklar” sloganıyla, çevrenin temiz tutulması konusunda çocukların eğitilmesine destek olmaktadır.



Dernek faliyetlerin başında farkındalık yaratarak çocuklarda çevre bilincinin oluşması, özellikle eğitici yeni yazılım oyunları gelmektedir. Çocuklar üzerinden Büyüklere mesaj olacak bu asil hizmetin, bir yabancı tarafından, Türkiye Sokakların temiz olma arzusunu büyük takdir ve hayranlıkla karşıladık ve Alipour Group GmbH Yönetim Kurulu Başkanı Iraj Alipour’u ofislerinde ziyaret etdik.

 Avrupa Ekonomi Senatörü ve Alipour Group GmbH Yönetim Kurulu Başkanı Iraj Alipour ile yaptığımız söyleşide; Türkiye’deki yatırımlarını hızlandırdığını, Teknoloji, yazılım, ilaç ve yeni Ar-Ge ürünlerine dayalı farklı şirketlerden oluşan Almanya merkezli Alipour Group’un 30 yıllık geçmişi olduğunu öğrendik.

Faliyetlerini sorduğumuzda; Son 3 yıldır Türkiye’de ticari faaliyetlerini sürdürmeye başladığını, özellikle Ar-Ge’ye dayalı yeni nesil teknolojik ürünlerin Türkiye’de üretilmesi ve ihracatı için çalıştıklarını dile getirdi.  

Geliştirdiği ürünler arasında, nano teknoloji içeren underbold isimli sertleştirilmiş ve ekolojik yol kaplama malzemesi ile KOBİ’lerin kendi enerjilerini üretmeye destek olacak, yeni nesil rüzgar gülü konusunda bilgiler verdi.

Rüzgar gülü, Almanya ve İsviçre’den transfer edilen teknoloji ile üretim yapacak, ayrıca atıkların kompost hale getirilmesiyle elde edilen yüksek katma değerli ürün de Türkiye’de üretilerek, dünyaya satılacak, olması yüzümüzü güldürdü.

Tüm yatırımlarını Türkiye’de yapma kararı alan Alipour Group “3 yılı aşan araştırma-geliştirme çalışmalarımızla elde edilen ve patentli ürünlerin tamamı Türkiye’de üretilecek.” Diyen Yönetim Kurulu Başkanı Iraj Alipour, Halen probiyotik özellikler içeren, bakteri ve virüs bulaşmasını önleyici “dezenfektan kabini” ve yine özel tasarımlı, virüs ve bakteri öldürücü “hava temizleme cihazı” üretimi için yatırımlarını hızlandıracağı bilgisini paylaştı.



Türkiye’de farklı şirketler kurduklarını ve patent ve marka tescilleri bulunan ürünleri, Türkiye’de üreteceklerini açıkladı. Alipour, “Türkiye’nin son 20 yılda alt yapısı çok gelişti. Türkiye güçlü bir ülke. Amacımız ürettiğimiz bütün ürünleri dünyaya satmak.” Dedi.

Avrupa Ekonomi Senatosu hakkındaki sorumuza; Avrupa Ekonomi Senatosu (European Economic Senate-EES)’in Yönetim Merkezi Münih’de olduğu söyledi.

“Genel Başkan Dr. Ingo Friedrich. (Dr. Ingo Friedrich, 1979-2009 arasında tam otuz yıl Avrupa Parlamentosu’nda senatörlük yaptı. 2007-2014 döneminde de Parlamento Başkan Yardımcılığı’nı yürütdü.) Avrupa Parlamentosu’nda 49 Senatör var. Avrupa Konseyi’nin 2014-2019 döneminde Başkanı olan, Jean-Claude Juncker’de seçkin üyeler arasında 

Almanya, Avusturya, İsviçre, Çek Cumhuriyeti gibi farklı ülkelerin, Avrupa Parlamentosu’na seçilmiş üyeleri de üyeler arasında. 

Microsoft Almanya, Audi, Almanya Telekom, UBS Almanya, Deutsche Bank gibi dünya çapında şirketlerin başkan ve CEO’ları da Avrupa Ekonomi Senatosu’nun üyeleri” gibi bilgler aldık.


yilmazparlar@yahoo.com


1 Mayıs 2020 Cuma

Dünya SKAL gününde 28 Nisan 2020 SKAL İstanbul Kulübü,Turizmi Değerlendirdi-Yılmaz Parlar








SKAL İstanbul Turizmi Değerlendirdi 

100'den fazla ülkede 14.000'den fazla üyesi olan SKAL Kulüpleri, 28 Nisan Dünya SKAL gününün 86.ncı kutlaması kapsamında SKAL İstanbul Kulübü üyeleri, online toplantı gerçekleştirdi.
İstanbul Kulübü üyeleri, COVID-19 pandemi sürecinde dünya çapında kilitlenme ve seyahat kısıtlamaları nedeniyle ağır darbe alan turizm sektörünü değerlendirdi.




28 Nisan 1934’de Paris’te kurulan Seyahat ve Turizm endüstrisinin tüm sektörlerinin profesyonellerini bünyesinde toplayan tek uluslararası organizasyon olan SKAL International’un stanbul kulubün otel, havayolu ve seyahat acentalarını temsilcileri, SKAL İstanbul Kulübü’nün eski başkanları,The Marmara Türkiye Otelleri COO’su Ata Eremoğlu, Emirates Havayolu Türkiye, Bulgaristan ve Romanya Müdürü Bahar Birinci ve Anadol Turizm Pazarlama ve Anlaşmalar Müdürü Patrice Lepkovsk panelde görüş bildirdiler.

SKAL İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı Ayşe Önen, TUROB Başkanı Müberra Eresin, SKAL Istanbul Yönetim Kurulu üyeleri Can Arınel, Selma Tatar, Mustafa Yalçın, Merve Kadıoğlu Sönmez, Meltem Tepeler ve Seyhan Ayel’in katıldığı toplantıda, Panelde pandemi sürecinde turizm sektöründe yaşananlar ile ilgili önemli bilgileri paylaştılar..

SKAL International Istanbul Başkanı Ayse Önen yaptığı açılış konuşmasında; “Covid-19 salgının etkisini en yoğun hissettirdiği alan  hiç şüphesiz Turizm Endüstrisi. Sektörümüzü sıfır noktasına getiren bu türbülans elbetteki dinecek umudumuzu ve inancımızı yitirmeden , müşterinin tercih ve alışkanlıklarının değişeceğini de göz önünde bulundurararak, bütün enerjimizi yeniyi inşa etmek uzerine odaklanacağız.” dedi.



“Durum 2. Dünya Savaşı sonrasındaki duruma benzetiliyor”

Ekonominin tüm dünyada durduğunu belirten Patrice Lepkovski, “Bu zor günleri yavaş yavaş sonlandırmamız gerekiyor ancak bu iş bittiğinde direkt turizme başlanması gibi bir durum söz konusu olamaz. Her şeyden önce turisti gönderecek ülkelerin sınırlarını da açmaları gerek. Böyle uzun bir travma yaşadıktan sonra insanlar seyahat etmeden önce ekonomik durumlarını düzeltmek isteyeceklerdir. Bu durum birçok insanı işsiz ve gelirsiz bıraktı.” dedi.

Emirates Türkiye Müdürü Bahar Birinci ise, “Şu an dünyanın içinde bulunduğu ekonomik durum, 2. Dünya Savaşı sonrasındaki duruma benzetiliyor. IATA her hafta, hava yollarının son durumu ile ilgili bir rapor yayınlıyor. Geçen haftaki analizinde 2019 ile mukayese edildiğinde 2020’de hava yollarının gelirinin, 310 milyar $ düşeceği söyleniyor. Yurt içi uçuşlar yavaş yavaş geri gelebilir ama uluslararası daha zor olacak. Çünkü uluslararası uçuşlar tamamen iki ülkenin de sınırlarını açıp açmamasına bağlı.” Şeklinde  açıklamalarda bulundu



“Yeni normallerimiz olacak”

IATA verilerine göre dünyada toparlanma sürecinin bir seneyi bulabileceğinin öngörüldüğünü belirten Ata Eremsoy, “Mümkün olduğunca çok sayıda arkadaşımızı işte tutmaya gayret göstereceğiz. Kimseyi işsiz bırakmamak ilk hedefimiz. Bu süreçten sonra artık otelcilikte “yeni normallerimiz” olacak. Yönlendirmeler değişecek, sosyal mesafe uygulanacak, termal kameralar gelecek. Hijyen kurallarında yeni standartlar belirlenecek, bunları uygulamayan oteller tercih edilmeyecek.” Sözleriyle otellere gönderme yaptı.

Yurt dışı pazarlardan gelen verilerin de ışığında yeni dönem için gerekli hijyen sertifikasyon çalışmasının detayları için çok yoğun bir şekilde çalıştıklarını söyleyen TUROB Başkanı Müberra Eresin, “Normalleşmenin ne zaman başlayacağını ve tam anlamıyla normalleşme sürecinin ne kadar zaman alacağını tahmin edebilmek maalesef şu anda mümkün değil. Bu süreci salgının gidişatı ve kontrol altına alınması belirleyecektir. Ancak sektörümüz adına iyimser olmak zorundayız ve tüm çabalarımız iyimser tabloya göre devam ediyor. Haziran ayı ortalarından itibaren normalleşme yolunda ilk adımların geleceğini umut ediyoruz.”  Diyerek umutlu olduğunu vurguladı
Ailece seyahatlerde acentelere ihtiyaç duyulacak

Acenteler ve turizm sektöründeki online platformların durumunu değerlendiren Patrice Lepkovski, insanların değişen satın alma alışkanlıklarına dikkat çekerek, “Ailece seyahat etmek isteyenlerin acentelere daha çok ihtiyaç duyacaklarını hissdiyorum. Bu süreçte insanlar kişiye özel seyahat isteyeceklerdir.” Yeni trend belirledi

Türkiye turizmine baktığımızda en fazla Almanya ve Rusya’dan gelen turistlerin durumu göz önünde tutulduğunda İş yapma zorluğu, belirsizlik ön planda.
Almanya’nın turizm sektörüne darbesi dünya çapındaki seyahatlere karşı uyarısı 14 Haziran'a kadar uzatılması.
Dışişleri Bakanları Almanya'nın salgına karşı mücadelesinin "Kaygısız seyahat önerebileceği" bir aşamada olmadığını söylemişti. Ekonomileri bu yıl rekor düzeyde % 6,3 daralabileceği konusunda uyarmıştı.Tarihinin en kötü resesyonunu yaşayacaklarını bildirdiler.
Turizm AB'nin ekonomik çıktısının % 10'unu oluşturuyor ve 27 üye ülke şimdi hem kendi ülkelerinde hem de ötesinde kamu hareketlerine nasıl devam edileceğine karar vermek zorundalar.
Rus turistlere bakdığımızda; İtalya, Türkiye ve Çin Rusya'nın en popüler üç turistik bölgesi.
Rus Tur Operatörleri Birliği hükümete verdiği açık mektup, Tur satışlarının kısıtlanması ve halihazırda satılan turlar için para iade etme ihtiyacı nedeniyle zarar gören Rusya'daki turizm endüstrisinin istikrarına yönelik içeriyordu.

TÜRSAB Başkanı Firuz B. Bağlıkaya, Rusya’ya ve ülkemizde görev yapan 101 ülkenin büyükelçi ve başkonsolosları ile Dünya Turizm Örgütü (UNWTO), Dünya Ticaret ve Turizm Konseyi (WTTC), Avrupa Tur Operatörleri ve Seyahat Acentaları Birliği (ECTAA) ve diğer yabancı seyahat acentaları birliklerine pandemi süreci ve sonrasına birlik, beraberlik ve temennileri içeren mektup göndermişti.

Birleşmiş Milletlere göre Turizm için zor zamanlar, ancak BM seyahat organizasyonu tatil trafiğinin geri döneceğini tahmin ediyor
BM kurumlarıyla işbirliği yapan Dünya Seyahat Örgütü'nün ( UNWTO ) görüşü Turizm COVID-19 tarafından durma noktasına gelmiş olabilir, ancak küresel GSYİH'nın yüzde 10'unu oluşturan sektör, pandemi ortaya çıktıktan sonra küresel ekonomiyi yeniden ayağa kaldırmaya yardımcı olacak benzersiz bir konumda bulunuyor. Sürdürülebilir ekonomik büyüme alanlarında kaydedilen ilerlemeler geri alınabilir.”

UNWTO turizm endüstrisi ve sektörün daha geniş toparlanma planlarına ve eylemlerine dahil edilmesi için finansal ve politik destek çağrısında bulunuyor.

yilmazparlar@yahoo.com